Reklam Üst

Devlet Bahçeli'den 'erken seçim' ve 'PKK'nin feshi' açıklaması

Devlet Bahçeli'den 'erken seçim' ve 'PKK'nin feshi' açıklaması: 'Bu iş daha fazla uzamamalı...'

MHP lideri Devlet Bahçeli, "Yakın vadede silahlar gömülüp kucaklayıcı ve demokratik siyasetin perdesi hiç kapanmamak üzere açılacaktır" dedi. "Bu iş daha fazla uzamamalıdır" diyen MHP lideri, "Bu aşamada PKK'nın kongresini toplayıp 27 Şubat İmralı çağrısına binaen örgütsel fesih işlemini tamamlaması, silahları da Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim etmesi akla ve adalete en uygun seçenektir" ifadelerini kullandı. MHP lideri, "erken seçim" tartışmalarına da kapıyı kapattı.
MHP lideri Devlet Bahçeli
MHP lideri Devlet Bahçeli
Bahçeli, "Yakın vadede silahlar gömülüp kucaklayıcı ve demokratik siyasetin perdesi hiç kapanmamak üzere açılacaktır" dedi.

"BU İŞ FAZLA UZAMAMALI"
"Bu iş daha fazla uzamamalıdır" diyen MHP lideri, "Bu aşamada PKK'nın kongresini toplayıp 27 Şubat İmralı çağrısına binaen örgütsel fesih işlemini tamamlaması, silahları da Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim etmesi akla ve adalete en uygun seçenektir" ifadelerini kullandı.

"ERKEN SEÇİM" AÇIKLAMASI
Erken seçim" tartışmalarına da kapıyı kapatan Bahçeli, "Seçimler zamanında yapılacaktır" dedi.

Bahçeli, "Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır" diye konuştu.

TBMM'DE OKUNAN AYM'NİN 'CAN ATALAY' KARARI
Meclis'te okunan AYM'nin Can Atalay kararına dair de konuşan Bahçeli, "Hakkında verilen kesinleşmiş hapis cezası bilinen Can Atalay'la ilgili Anayasa Mahkemesi'nin kararının hüküm kısmını okutan CHP zihniyeti teamülleri ve İç Tüzüğü açıkça çiğnemiştir. Tekraren ifade etmek isterim ki, CHP'li Meclis Başkanvekili ve CHP'li Katip Üye derhal istifa etmelidir" dedi.

MHP lideri Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde;

Doğru, dengeli, derinlikli ve objektif sonuçlar çıkarıldıktan sonra, bununla birlikte ihtiyaç duyulan derslerin alınması kaydıyla devamlı yanan tarih meşalesi hem önümüzü aydınlatacak hem de ufuk ötesine ışıklar salacaktır. Geçmişini bilmeyen, daha acıklısı, geçmişine dudak bükmüş ve yüz çevirmiş toplum veya milletlerin geleceğin kilitli kapılarını aralaması, tarih mizanında hayat ve varlık iddiasında bulunması akla ziyan bir beklentidir.
Akan hayatın omurgasından yakalayabilmek, devamlı farklı renklere, şekillere ve kisvelere bürünen hadiselerin içyüzünü görebilmek evvelemirde sağlam ve sağduyulu bir tarih şuuruyla mümkündür.

Bu şuur geçmişle geleceği munzam ve muntazam bir kader köprüsüyle birleştirmektedir. Türk siyasetinin en mühim ve mütemadi sorunu şuursuz heyecanın yol açtığı çılgınlık hali ve bunun sonucunda beliren yılgınlık hamulesidir. Bir güne sıkışıp kalan, gündelik olayların peşine takılan, rövanşist takıntılara hapsolan bir siyasetin elbette misyonu yoktur, vizyonu ise hepten koftur.

Gerek Türk siyaseti gerekse de dünya siyaseti maalesef kurak bir dönemdedir. Buna bağlı olarak sorun çözme kültürünün yeşerip kök salması zaman almakta, bir diğer ifadeyle önyargıların kırılmasını, psikolojik zorlukların aşılmasını, ekonomi-politik tıkanmaların açılmasını gerektirmektedir.

Elitist çevrelerin direnişine, vesayetçi kesimlerin engellemesine; istismarcı, inkarcı ve yasakçı anlayışların karşı çıkışlarına rağmen Türkiye kronik sorunlarından kurtulma iradesini kararlılıkla göstermektedir.

Terörsüz Türkiye hedefinin icra ve icmali bu kararlılığın yeni yüzyıldaki nişanesidir. Türk milleti bahse konu hedefe yediden yetmişe sahip çıkmıştır. Muazzam bir ortak akıl devredeyken demokrasi dışı arayışlara özenmek, suyu bulandırmaya çalışmak, korku yaymak, şüpheleri artırmak milli iradeye hakarettir.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye barış, huzur ve kardeşlik rüzgarları esmeye başlamışken, bu havayı bozmanın pususuna yatmak hıyanete kadar ulaşacak yanlıştır. Bölgesel tansiyonun tırmandığı, küresel siyasi ve ekonomik karmaşanın şiddetli fırtınayı andırdığı bir zaman aralığında; hiçbir dış baskı, dayatma ve tazyik olmadan, devlet-millet dayanışmasıyla husule gelen terörsüz Türkiye gayesine adım adım ulaşma gayreti son bir asrın mucizevi atılımıdır.
ÖZEL'İN 'SAVAŞ İLANI' AÇIKLAMASINA YANIT
Lise ve üniversite öğrencilerimizin arkasına saklanıp sokakları kışkırtan, utanmadan rızkı ve nimeti boykot eden, daha doğrusu milli ekonomiyi ve milli kurumları düşmanca hedef alanlar esasında Türkiye için bariz bir tehdit haline dönüşmüştür.

CHP Genel Başkanı'nın "savaş ilan ederim" açıklaması ise sakat bir mantık, basiretsiz ve hatta skandal bir hezeyandır. Kime savaş ilan edeceği, bu savaşı kiminle yapacağı, ne için savaşacağı, silah ve militan açığını nasıl takviye edeceği muamma, muallak ve muğlaktır.

Özgür Özel'e diyorum ki, dilemeyiz ama, şartlar başka tercih yapmamızı imkansızlaştırırsa ve ısrarla savaş ilanı için muhatap arayacaksan biz buradayız, nasıl savaşılır, nasıl mücadele edilir, savaş ilanının vahim sonuçları nasıl olur, bihakkın bunu ispat edecek kudret ve kırattayız.

"ÖZGÜR ÖZEL DİNGİLİ KIRMIŞ, UÇURUMA SAVRULMUŞTUR"
Her şeyden önce CHP'nin, hukukun üstünlüğüne, gündemdeki yargı sürecine saygı duyması lazımdır. Sipariş kalabalıklar önünde bağırıp çağırmak, kel başa şimşir tarak misali, kasket giyip çakma ve kiralık traktör sürmek bağımsız ve tarafsız Türk mahkemelerine asla tesir edemeyecektir.

Özgür Özel dingili kırmış, uçuruma savrulmuştur. Kaos ve kriz siyasetine hız vermiştir. Bunlardan daha dikkat çekeni ise iradesini ve siyasetinin kontrolünü Türkiye muarızı çevrelerin eline ve keyfine korkak şekilde terk etmiştir.

AYM'NİN CAN ATALAY KARARI
Özellikle TBMM Genel Kurulu'nun 16 Nisan 2025 tarihli 77'inci Birleşiminin açılmasından sonra CHP'li Meclis Başkanvekili ile CHP'li Katip Üyenin daha önceden yapılan bir tertip ve eylem planını tatbik ederek hukuksuz, kanunsuz ve korsan iş ve işlemleri 105 yıllık maziyi kucaklayıp bugüne gelen Gazi Meclisi'mize karşı çok büyük haksızlık, hayasızlık ve siyasi ahlaksızlıktır.

Hakkında verilen kesinleşmiş hapis cezası bilinen Can Atalay'la ilgili Anayasa Mahkemesi'nin kararının hüküm kısmını okutan CHP zihniyeti teamülleri ve İç Tüzüğü açıkça çiğnemiştir. Tekraren ifade etmek isterim ki, CHP'li Meclis Başkanvekili ve CHP'li Katip Üye derhal istifa etmelidir.

Bir başka tedbir olarak, bu yasama yılının sonuna kadar TBMM Başkanı, CHP'li Meclis Başkanvekiline Genel Kurulu yönetme ruhsat ve izni vermekten imtina etmelidir. Konunun bir mahkum hakkındaki kararı gayri meşru ve gayri ahlaki şekilde okutulmasından daha farklı boyutları vardır.

TBMM böylesi bir yetki ihlaline ve sorumluluk aşımına tesadüf etmemiştir. Can Atalay ile ilgili okutulan metin, bununla mündemiç doğurması ümit edilen hukuksal sonuç mutlak butlanla batıldır. Bir siyaset eskisinin böylesi alacakaranlık zamanlarda abuk sabuk konuşması da potansiyel hazımsızlığını sürekli deşifre etmektedir.

Gazi Meclisi'mizin 105'inci yıl dönümünde vaki rezalet milli iradeye ağır saldırı ve suikasttır. Bugün Can Atalay kararını kaçak-göçek ve fırsatçılıkla okutanlar, yarın Türkiye'nin aleyhine bir başka muhtemel tasarruf ve teklifi oldubittiye getirerek gündeme taşıyabilecektir. CHP artık tehlikeli bir siyasi odaktır.

Milli güvenliğimiz ve demokrasi hayatımız adına zehirli bir siyasi organdır. İlk Meclis'in hatıraları CHP'de buharlaşmıştır. Milli Mücadele yılları silinip atılmıştır. Kuvayı Milliye geleneği silindir gibi ezilmiştir. Çok daha üzücü olanı ise Aziz Atatürk'ün anılarının çiğnenmiş olmasıdır.

CHP milli egemenliğe karşı gelmiştir. Bilindiği üzere, 23 Nisan 1920'de demokrasi ve millet egemenliği tarihsel sahnesine tam olarak çıkmıştır. Demokrasi ve millet egemenliği ancak bu değerlere hürmet ve riayet etmesini bilen milletin ahlaklı temsilcileri vasıtasıyla anlam ve kalıcılığını bulacaktır. Dünyanın o zamanki siyasi ve toplumsal ikliminde Meclisimiz taşıdığı eşsiz özellikleriyle hem insanlık için örnek, hem de Türk tarihi açısından ibret, ilham ve ihtiram vesikasıdır.

Unutmayalım ki, hakimiyet havzalarımızdan birer birer çekildiğimiz ıstırap dolu tablo içinde, Türk milletinin o dönemdeki en son, en etkili hamlesinin adı Büyük Millet Meclisi'dir. Nihayetinde TBMM; Türk milliyetçiliğinin, millet ve vatan sevdasının millet iradesiyle buluşması, ayrılmamak üzere birleşmesidir.

23 Nisan 1920'nin aziz hatıralarını aramak ve anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yoktur.

19 Mayıs ruhunda tecelli etmiş yüksek ülkülerde,

İsli gaz lambalarının ışığında kaleme alınan kararlarda,

Ardı arkası gelmeyen sararmış telgraflarda,

Heyecanla toplanılan kongre salonlarında,

Asker götüren katarların loş vagonlarında,

Mermi taşıyan kağnıların gıcırtılı tekerleklerinde, gaile dolu teknelerinde,

Mekteplerden getirilen ve uykusuz gecelerle geçen sıralarda,

Nihai olarak şehadetlerle dolu vatan topraklarında, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni canlı bir şekilde görmek, anlamak, tanımak mümkündür, her vicdan sahibi için de şeref konusudur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle TBMM daha da etkinlik kazanmış, asıl fonksiyonuna tam olarak kavuşmuş, denge ve denetleme vasfı tescillenmiştir.

İlaveten kuvvetler ayrımı netleşmiş, kesinleşmiştir.

TBMM, Türk milletinin alın teri, göz nuru, cepheden cepheye verdiği kurtuluş mücadelesinin ilelebet yaşayacak iradesinin mümtaz bir tecelligahıdır. Gazi Meclis, CHP'ye ve müfteri koalisyonunun tahriklerine takılmadan, daha güçlü, gerçek işlev ve tarihi mirasına daha da sahip bir mevkie erişmiştir.

Büyük Millet Meclisinin açılması, aziz milletimizin varlığına ve bekasına yönelmiş dayatmalar karşısında neleri göze alıp, neleri başarabileceğinin de imrenilecek bir numunesini teşkil etmiştir. Gerek Büyük Millet Meclisi'nin açılış şartları, gerekse sonradan yaşanan siyasi, sosyal gelişmelerin tamamı; milletimizi küçümseyen, onuruna ve mukaddesatına el ve dil uzatmaya yeltenen, gücünü sınamaya kalkışan mihrakları nasıl bir akıbetin beklediğini anlamaları açısından da tarihi ihtar belgesi olmuştur.

Bu nedenle, Millet Meclisimizin açılması ile başlayan sürecin manasını ayrıntıları ile bilmenin, devlet ve millet hayatımızda yeniden karşımıza çıkan benzer tehditlerin doğru anlaşılması bakımından çok önemli olduğunu düşünüyorum. En karamsar ortamda, en müşkül anlarda bile Türk milletine gücü yetmeyenlerin, bugün yeni maceralarla şanslarını bir kez daha denemeye kalkışmaları bu açıdan boş bir gayret olacaktır.

TBMM görevinin başındadır, açıktır, Türkiye Cumhuriyeti'nin kalpgahı, Türk milletinin ta kendisidir. Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve Cumhur İttifakı'nın kararı kesindir, seçimler zamanında yapılacak ve bundan da asla taviz verilmeyecektir.

23 Nisan 1920 Cuma günü Ulus'taki Taş Bina'da milli iradenin teşekkülüyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmış, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle, kesilen kurbanlarla, dudaklardan dökülen aminlerle, yüreklerden kopan dileklerle İlk Meclis tarih sahnesindeki muhkem yerini almıştı.

TBMM'nin 105'inci yıldönümünde muhterem milletvekillerinin verecekleri her kararda mensubu oldukları "Gazi Meclis"in tarihine, şerefine, namusuna ve anlamına uygun hareket etmeleri vatan ve mukaddesat borcudur.

Bu Meclis'te meşru her görüş demokratik sınırlar çerçevesinde tıpkı 1920'li yıllarda olduğu gibi özgürce seslendirilmelidir. TBMM, Türk milletinin irade ve egemenliğinin temsil kurumudur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin önünde ve üstünde bir güç yoktur. Dün yedi düvele meydan okuyan, en buhranlı anlarda, en ağır şartlarda bile demokrasinin erdeminden ayrılmayan Gazi Meclis'te her fikre cevaz vardır, ama ihanete, bölücülüğe, bölünmeye icazet yoktur, izin yoktur, fırsat yoktur.

Bu tarihi ve milli kararlılığa herkesin riayeti samimi dileğimdir. Cumhuriyetimizden üç yıl önce açılmış olan TBMM, nasıl ki yeni Türk devletinin doğuşunu müjdelemişse, pırıl pırıl çocuklarımız da ülkemizin onurlu ve yüksek geleceğini müjdelemektedir.

Bu kutlu günün çocuklarımıza armağan edilmesinin en önemli nedeni ve gerekçesi de bize kalırsa budur. Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir. Bu vesileyle sevgili çocuklarımızın ve bugünün kendilerine ithaf edildiği dünyadaki bütün çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum.

Gerçek ve kalıcı barış, huzur, mutluluk ve kardeşlik diliyorum. Yüzyıllarca hüküm sürdüğümüz coğrafyalarda, varlığını feda ederek huzur içinde yatan meçhul kahramanların muhterem hatıralarını minnetle yâd ediyorum

Türkiye Cumhuriyeti'nde hayat ve vücut bulmamızı sağlayan kahraman nesilleri, aziz şehitlerimizi, bu kutlu Meclis'i emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, ilk Meclis'in muhterem üyelerini, ebediyete irtihal etmiş tüm milletvekillerini rahmetle anıyorum.

Bu düşüncelerle Gazi Meclisimizin 105'inci açılış yıldönümünü iftihar duygularımla kutluyor, aziz milletime esenlikler ve selamet dolu yıllar diliyorum.
kaynak: cumhuriyet

Yorum Yap

AK SEO |

Daha yeni Daha eski

Konu Üst Reklam

Konu Alt Reklam